17 minute read

Amerika’da araba almak

10 Ekim 2022 tarihinde New York eyaletinde gerçekleştirdiğim eylem. Türkiye’den Amerika’ya taşınma tarihim 1 Ekim 2022, yani daha jetlag’ımı atamadan araba aldım. Daha önce Amerika’da kısa süreli iki kez yaşamışlığım var (3 ay ve 1 sene) ama ilk araba alma tecrübem. Eşimin hamile olması ve tuttuğumuz eşyasız evin içini doldurmamız gerektiği için çok fazla vaktimiz yoktu ve ilk haftamızın çoğunluğunu araba bakarak geçirdim.

Öncelikle anlatacaklarım NY eyaletinde yaşanmıştır, diğer eyaletlerde kurallar farklı olabilir. Anlatacaklarım genel olarak ikinci el araba alımı içindir.

Başlamadan önce çok merak edilen ama webde farklı cevaplara ulaşılan şu iki soruya cevap vereyim:

Soru 1: TR ehliyetiyle araç satın alabilir miyim?

Buraya gelirken kafamdaki temel soru TR ehliyetiyle araba alabilir miyim sorusuydu. Buna webde farklı cevaplar buldum. Alırsın diyen de oldu alamazsın diyen de.

Kısa Cevap: ALABİLİRSİNİZ ama bir şart var: Ruhsatı çıkaracağınız Motorlu Taşıtlar Bölümü (DMV) 6 puanlık kimlik doğrulaması yapmanızı istiyor. Bu 6 puanı sağlayan belgeleri sunmanız gerek.

NY ehliyeti direk 6 puan. O olmadığı için ekmeğimizi taştan çıkaracağız. Puan alabileceğiniz seçeneklerin tam listesi şurada: DMV Belge Listesi

ABD’ye yeni taşınmış bir Türk için puan toplayabileceğiniz makul seçenekler:

  • Vize ve I94’lü Pasaport: 3 puan
  • US Social Security Card (SSN): 2 puan
  • Employee ID Card: 1 puan
  • US Health Insurance Card: 1 puan
  • Utility Bill: 1 puan

Pasaporttan 3 puan cepte. Kalan 3 puanı toplamak gerek. Turist vizesiyle geldiyseniz pek mümkün olmayabilir. Benim gibi J1 ile geldiyseniz, SSN alabileceksiniz, geldiğiniz kurumun kartı (Employee ID) olacak, sağlık sigortası yaptırmanız zorunlu olduğu için US Health Insurance Card’da olacak, e bir telefon hattı da alırsanız utility bill’de cepte. İstediğiniz kombinasyonla kalan 3 puanı tamamlayabilirsiniz.

Bu 6 puanı sağladıktan sonra önemli bir nokta daha var: Satın alacağınız sigorta için zorunlu trafik sigortası satın almanız gerekiyor. Bu da Soru 2 olarak karşımıza çıkıyor.

Soru 2: Araç satın almak için trafik sigortası zorunlu. Peki TR Ehliyetiyle sigorta yaptırabilir miyim?

Kısa Cevap: YAPTIRABİLİRSİNİZ ancak yine amaları var.

Birincisi bunu yapan sigorta şirketi az olduğu için fiyat seçeneğiniz az. İkincisi geçmişe ait bir sigorta veya ehliyet kaydınız olmadığı için sigorta fiyatı yüksek çıkacak. TR ehliyetiyle sigorta yapan en popüler ve büyük şirket Progressive. Direk web sayfaları üzerinden teklif alıp sigortanızı başlatabiliyorsunuz.

Şimdi detaylara geçebiliriz. Bu yazının başlıkları şunlardır, bütünü okumanızı tavsiye etsem de direk ilgilenen bölüme atlanabilir. Ayrıca daha özet bilgiler için ekşisözlükteki şu entry’e de bakmanızı da tavsiye ederim.

  1. Araba nereden alınır?
  2. Araba nasıl seçilir?
  3. Arabayı seçtikten sonra yapılacaklar (ruhsat vb.)
  4. Nakit ve kredi kullanımı

1. Araba nereden alınır?

a. Bayi:

Bizdeki gibi markaların bayilerinden alabilirsiniz. Bunların temel amacı sıfır araba satmak olsa da birçoğu ikinci el araba satışı da yapar.

Artısı: Güvenilir olmaları. Buradan alacağınız ikinci el arabalar genelde eli yüzü düzgün ve az kilometreli (az mil yapmış) olacağı için sonradan başınızın derde girme ihtimali düşüktür. Ayrıca ekstra ödeme yapmaksızın belirli bir süre veya km için örneğin 6 ay veya 10.000 km gibi (hangisi önce gelirse) bir garanti de veriyorlar.

Eksisi: Fiyatlar olması gerekenden 25% daha fazla. Daha kötüsü ise satış temsilcilerinin sizinle oyun oynamaya çalışmasının yarattığı kesin kazıklanıyorum hissi.

Satış temsilcileriyle yaşadıklarım ilginç tecrübelerdi. Olaya resmen oyun gibi bakıp bir tiyatro sergiliyorlar. İş psikolojik savaşa dönüyor. Hayır garip olan bundan duyacağım rahatsızlığı düşünmüyor olmaları. Beni mi saf gördüler herkese mi böyleler bilemiyorum. Adamlara ne yaptığınızın farkındayım diye kibarca I am a Ph.D diyorum, üniversitede visiting assitant professor’um diyorum, yok hala saçma sapan hareketlere devam.

Süreç şöyle işliyor. 3 kişilik bir ekip sizi karşılıyor.

Bir tanesi arka taraftaki göremediğiniz kişi. Buna yetkili abi diyelim.

İkincisi sizinle tüm konuşmaları yürüten satış temsilcisi. Buna yetkisiz abi diyelim. Bu abiye yetkisiz dememin sebebi tüm süreci yönettiği halde fiyat ve pazarlık aşamalarını yetkili abiye sormak zorunda olması.

Bir de yetkisiz abinin yanında duran daha yetkisiz asistanı var. Bu da stajyer gibi bir şey. Genelde getir götür işlerini yapıyor.

Neyse yetkisiz abinin ve stajyerin bulunduğu odaya giriyorsunuz. Kahve ikramı, birbirini tanıma muhabbetleri güzel. Ooo reis Türkiyeli misin, hep merak etmişimdir, nasıl, gezmek için önerir misin falan soruları ve ilgileniyormuş gibi tavırlar başarılı. Sonra yetkisiz abi sizin ihtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi dinleyip size birkaç araba öneriyor. Sinir bozucu süreç bundan sonra başlıyor.

Yetkisiz abi araba seçiminizi yaptıktan sonra bu arabaya ne verirdin diye soruyor. Hacı ben nereden bileyim piyasayı, daha yeni araba bakmaya başladım, arabanın fiyatı ne diyorum, olsun önce sen söyle diyor. Neyse bir fiyat söylüyorum, sonra beklememi rica ediyor.

Bu yetkisiz abi ve stajyer içeri gidiyorlar. Orada anladığım kadarıyla yetkili abi ile bir fiyat teklifine karar veriyorlar. Sonra yetkisiz abi ve stajyer gelip size bir fiyat teklifi yapıyor. Tabi ki yüksek. Fiyat yüksek diyorum, tekrar içeri gidiyorlar. Bir 5-10 dk sonra tekrar yeni bir teklifle dönüyorlar. Bu sürecin bir yerinde arabayı denemeniz yönünde tavsiyede bulunuyorlar. Zaten deneyeceğiz de fiyatı bir netleştirseydik. Neyse madem deneyeyim diyorsunuz. Sürdüğüm arabaların tamamı temizdi, haklarını yemeyeyim. İster istemez beğeniyorsunuz. Neyse içeri girip en fazla şu kadar verebilirim diyorum, tekrar içeri gidip son bir teklifle dönüyorlar. Bu süreç o kadar uzun sürüyor ki iyice sinir oluyorsunuz. Zaten gurbetteyim, beni yabancı görüp kazıklayabilirler diye şartlanmışsınız. Sizle oyun oynuyor olmaları insanı kesin kazıklanıyorum diye kıllandırıyor.

En son bir tanesinde sinirlenip yetkisiz abiye madem sen fiyat veremiyorsun sürekli içeri gidip soruyorsun, içerdeki yetkili abi buraya gelsin de şu aralardaki beklemelerden kurtulalım diye çıkıştık. Yetkili abi de bunun üzerine geldi, normal bir insanmış.

Bir tanesinde sona çok yaklaşmıştım. Ford Fusion, 12.500$’den aşağı inmediler. Bence arabanın ederi 10.000$’dı. Almıyorum diyip çıktık. Üç saat sonra yetkisiz abiden telefonuma bir mesaj “biliyorum anlamsız ama sana çılgın bir şey söyleyeceğim, bu araba 10.000$ olursa alır mıydın?”, benim cevabim “10.000$ mı değil mi?”, onun cevabi “10.000$ olsa alır mıydın?”, benim cevabim “oğlum bak git”.

Sonuç olarak eğer çıldırmamayı başarır ve sakin kalırsanız buradaki arabalar temiz, yılı yeni ve km’si düşük. Ellerinde de çok seçenek oluyor. Bayiden almanın verdiği güven de var. Ancak satış süreci bence çok rahatsız edici. Ayrıca fiyatlar da %25pahalı. Ben de bu nedenlerle bayiden almadım.

b. Kurumsal Dealer

Bizdeki kurumsal oto galericilere denk geliyor (VavaCars vb. gibi) ama bizdeki en kurumsalı bile sıkıntılı tabi. Neyse bunlarda da hem süreç yağ gibi akıyor hem de eli yüzü düzgün iş yerleri ve insanlarla muhatap oluyorsunuz.

Bunlarda CarMax, Carvana gibi online satış yapanları da var, internetten alıyorsunuz evinize geliyor.

REKLAM — Carvana’ya operasyonlarının optimizasyonunda danışmanlık yapan ekipte yer aldığım için ayrı bir sempatim var, en güvenilir onlar, en iyi onlar, en süper onlar ama maalesef ben onlardan alamadım. — REKLAM.

Çevrim içi satış olayı güzel ama yeni Amerika’ya gelmiş biri için hem ödeme işi (henüz banka hesabı olmaması vb.) hem de görmeden sipariş verecek olmak süreci gözünüzde büyütmenize neden oluyor. Bunların bazı yerlerde arabaları görebileceğiniz galerileri de var. Özellikle CarMax’ın daha yaygın. Orada gidip bayideki gibi oyun oynamayan satış temsilcileriyle yüz yüze görüşmek ve araba bulunduğunuz bölgedeyse getirtip deneme sürüşü yapabilmek güvenli hissettiriyor. Bunların dışında tabi çevrimiçi çalışmayan ancak bölgesel ve ülke genelinde onlarca şubesi olan kurumsal şirketlerde var.

Artısı: Güvenilir olmaları ve çeşitlilik. Bunların elinde genelde tonla araba oluyor ve bayidekine benzer şekilde buradan alacağınız arabalar genelde eli yüzü düzgün.

Eksisi: Fiyatların bayidekilere yakın olması, yani yerel sayıcılara göre %20 civarı daha fazla olması. Ellerindeki seçeneğin çok olmasına rağmen bu araçların birçoğunun farklı şehirlerde bulunması nedeniyle deneme sürüşü yapamamanız.

c. Yerel Dealer

Bu benim en sevdiğim çünkü sorumluluk alıyor ve halka iniyoruz. Bunlar genellikle sokak aralarındaki tamirciler ve yerel aile işletmeleri. Muhatap olduğumuz tiplerin %50’si eli yüzü düzgün olmayan kişiler. Buffalo’da böyle 10-15 yer gezdim. Benim için güzel olanı tamirhaneleri görmek, yerel satıcılarla sohbet etmek oldu. Ustalığın buradaki değerini gördüm. Çoğu tamirhanenin dandik olduğunu ve usta ihtiyacını gördüm. Amerikan markaları nezdinde problem yok ama özellikle Avrupa menşeli araçlar (BMW, Mercedes, Volvo vb.) ustasını bulmak epey zor. Birkaç yerde bizim Türkiye’de ve balkan ülkelerinde bu işi öğrenip buraya gelmiş olan ustalara denk geldim. Benim Bartın Sanayi’deki ustam motorcu Hüseyin usta burada olsa paraya para demezdi.

Bu abilerde genelde fiyatlar düşük. Ellerinde her çeşit araba var. 2005 model 300.000 km arabadan tutun 2021 model 10.000 km arabaya kadar. Fiyatlar da yukarıdaki (a) ve (b) seçeneklerine göre uygun ancak kurumsallık olmadığı için aldığınız araçların güvenilirliği tartışılır. Arabadan anlıyorsanız biraz riski azaltmış olursunuz. Ben orta derece anlayan bir insanım. Bir iki beğendiğim arabada sürüş esnasında ses ve titreşim gibi tuhaf şeyler hissedip vazgeçtim. Buradan araç alacaksınız arabanın geçmiş kayıtlarına iyi bakmak lazım. Burada her aracın VIN (vehicle identification number) denen bir kimlik numarası var. Bu numara ile CARFAX.com’dan araba geçmişine (bizdeki tramer kaydı) bakmakta fayda var. CARFAX ücretli tabi ve bence pahalı. Bir rapor 40$, altı rapor 100$ gibi bir şeydi. Paraya kıyamazsanız da Google’dan arayıp alternatif ücretsiz rapor sağlayıcılara bakabilirsiniz. Bunların kayıtlar limitli oluyor ama yine de fikir veriyor. Bir seçenek olarak da aracı aldığınız dealer’ların sınırsız CARFAX üyelikleri var. Onlara madem aracın temiz diye iddia ediyorsun CARFAX raporunu göster de görelim diye gaz verebilirsiniz. Ben böyle yaptım, göstermeyene denk gelmedim. Göstermiyorsa zaten uzak durun. Özellikle alacağınız araba geçmişte hırsızlık, büyük kazalar vb. gibi olaylara karışmışsa zorunlu trafik sigorta ücretinizi de artıracak. Bu nedenle dikkat etmekte fayda var.

Artıları: Düşük fiyatlar.

Eksiler: Aldığınız arabanın patlama ve başınızı tamircilerden kaldıramama riski.

d. Şahıs

Bu TR’de bizim yaygın olarak kullandığımız başka birinden aracı satın almak. Craiglist olmak üzere bizim sarı siteye benzer araç satış ilanları olan yerler var. Beğendiğiniz araçların sahibini arıyor, gidip aracı görüyor, sonra da alıyorsunuz. Tanıdık biri olursa ve ondan alırsanız en mükemmeli tabi.

Ben bu seçeneği hiç düşünmedim çünkü ABD’ye yeni taşınmış olmam ve ABD’de ilk kez araba alacak olmam nedeniyle formalite işlerinden korkuyordum. Şahıstan satın alımlarda temel olarak 2 prosedür var. İlki New York eyaletinde her aracın satış öncesi muayeneye girmesi gerekiyor. Bizdeki araç muayenesi gibi. Bu muayeneyi geçebilmek için arabanın iyi durumda olması ve varsa eksik bakımlarının yaptırılması gerek. İkincisi de aracın ruhsatınızı kendi isminize çevirmeniz. Bu ikisi de aslında basit süreçler ama bilmeyenin gözü korkabiliyor. Normalde muayene işini satıcının halletmesi lazım, ruhsat işini de satıcıdan alacağınız bir imza ile DMV’ye gittiğinizde kolayca halledebiliyorsunuz.

Artısı: Arada bir dealer yani aracı olmadığı için en uygun fiyat seçeneğinin bu olması.

Eksisi: Formalite işleriyle (muayene, ruhsat çıkarma vb.) sizin uğraşacak olmanız, (c) seçeneğindeki gibi aldığınız arabanın patlama ve tamircilerle boğuşma riski

Ben aracımı alırken (c) seçeneği yerel dealer’ı seçtim. Başlıca nedenlerim (a)’da yaşadığım sürece sinir olmam, (b)’de fiyatları yüksek bulmam, (d)’de ise prosedürleri tek halledecek olmaktan çekinmemdi. Ayrıca Amerika’ya bir yıllığına gelmiş olduğum ve beni bir sene idare edecek mümkün olan en ucuz arabayı almak istedim. Biliyorum ki Amerika’da bizdeki gibi araba alayım değerlenir yok ve araba değer kaybedecek. Kaybı azaltmak istedim.

Önce Google Maps’te Buffalo’ya gelip, “used cars” araması yaptım. Çıkan tüm dealer’ların yorumlarını okuyarak az sayıda yorumu olan, fake yorumları çok olan (daha önce yorumu olmayan kişiler tarafından çok yorum almış) ve yorumların içerisinde kötü ve ciddi eleştiri olanları eledim. Yani azıcık beyni (common sense) kullanmak gerekiyor. Geriye 10-15 yer kaldı. Bunları “gitmek istediğim yer” etiketi koydum. Tamamını gezip beğendiğim arabaları deneme sürüşü yaptım. En sonda en çok içime sinen araba ve satıcı kombinasyonundan arabamı aldım.

Aldığım araç 2008, 220.000km’de Hyundai Santa Fe. Fiyatı 7500$. Yılı eski, km’si çok falan derken çok da para harcamak istemediğim için arabayı aldım. Fiyatı TR’de sarı sitedeki 1994 opel corsa fiyatı. Türkiye’de 2017 Hyundai i20 aracım var. Biraz da Hyundai olması sıcak hissettirdi. Şimdiye kadar (3 ayı devirdik) araçtan çok memnunuz. İnşallah bu yazıyı okuyan siz sevgili suserların da nazarı değmez. SUV sınıfındaki birçok arabadan daha yüksek. Sürüş konforu muhteşem. 2008 araba ama Sunroof’undan deri koltuğuna, koltuk ısıtmasından hız sabitleyiciye kadar yok yok. Biraz çok yakıyor diyebiliriz ama o da burada benzin nispeten ucuz olduğu için gözümüze batmıyor. Düşünün 2017 i20’den 2008 Santa Fe’ye binince eşekten inip ata binmişim gibi hissettim. Zamanda 9 yıl geri gideceğime 9 yıl öne gitmiş gibi oldum. Fakirliğin gözü kör olsun, bizim oralarda i20'ye iyi araba diye biniyoruz.

2. Araba nasıl seçilir?

Genel olarak TR’de nasıl seçiyorsanız öyle seçilir. Arabalardan anlıyorsanız bir sıfır öndesiniz. Anlamıyorsanız iş biraz şansa kalacak. Konumuzun ikinci el araba olduğunu unutmadan aşağıdakiler benim Amerika özelindeki kişisel tavsiyelerimdir:

I. Amerikan arabalarından (jeep, ford, chevrolet vb.) uzak duralım: Tüm dealerlarda zibil gibi Amerikan arabası var. Bunların fiyatları nispeten cezbedici ve tipleri de güzel. Özellikle Jeep SUV’lar şekil şükül. TR’den gelip bu güzel tipli SUV’ları görünce insanı ağzı düşüyor. Peki neden uzak duruyoruz? Öncelikle malzeme kaliteleri ve güvenilirlikleri düşük. Aksini söyleyen de olsak düşük kere düşük efendim. Ömürleri kısa Çok dikkatli olmazsanız başınızı tamirciden çıkarmayacak bir araba alıyor olabilirsiniz. Alacağımız arabalarda ikinci el olacağı için dikkat seviyemizi maksimuma çıkarmamız lazım. 5 yıldan eski ve 100.000’kmden yüksek Amerikan arabaları genel olarak uzak durmamız gereken arabalar. Ayrıca bu arabaları satarken zorlanacaksınız veya ölü fiyatına vereceksiniz. Sıfırı zaten ucuz ve ömrü kısa diye ikinci ellerin fiyatlar düşük.

II. Avrupa menşeli arabalardan vazgeçelim: BMW, Mercedes, Volvo ve nispeten Opel ve Volkswagen’den uzak duruyoruz. Peugeot, Renault ve Fiat arabayı isteseniz de zaten bulamazsınız. Aklıma başka marka gelmedi, ama liste büyüyebilir. Peki neden uzak duruyoruz? Aslında çok güzel BMW’lere Mercedes’lere uygun fiyatlara denk geldim. Almayı da düşündüm ta ki Türkiye’de ustalık öğrenmiş bir Bosa-Hersekli usta bana işin sırrını söyleyene kadar. Bu arabaları tamir edecek usta bulmak zor dostlar ve bizim sanayici deyimiyle malzemesi pahalı. Bizim Bosnalı ve Filistinli arkadaşı, bu işleri Türkiye ve Balkanlar’da öğrenmişler. Japon arabasının arızasının tamiri x dolarsa, aynı tamiri Alman arabasında 2x dolara yapıyoruz dediler. Sanayimize sahip çıkalım, beyin göçü veriyor.

III. Çekiklere güvenelim: Geriye zaten seçenek bırakmadım ama Japon ve Güney Kore arabalarını tercih edebiliriz. Bu araçları TR’den de bildiğiniz üzere uzun ömürlü arabalar. Genel olarak düzgün sürülmüş bir arabanın motor arızası çıkaracağı km’ler 400.000’ler üzeri. Ustası çok, malzemesi ucuz. Satarken de piyasası iyi. Çok değer kaybetmeden kısa süre içerisinde satabilirsiniz. Benim sıralamam Mazda, Honda, Toyota, Hyundai, Kia şeklinde.

IV. Alacağımız arabanın geçmişine bakalım: Girişte bahsetmiştim ama yazının bütünlüğü için burada tekrar edeceğim. Amerika’da araçların VIN (vehicle identification number) denen bir kimlik numarası var. Bu numara ile CARFAX.com’dan araba geçmişine (bizdeki tramer kaydı) bakmakta fayda var. CARFAX ücretli tabi ve bence pahalı. Bir rapor 40$, altı rapor 100$ gibi bir şeydi. Paraya kıyamazsanız da Google’dan arayıp alternatif ücretsiz rapor sağlayıcılara bakabilirsiniz. Bir seçenek olarak da aracı aldığınız dealer’ların sınırsız CARFAX üyelikleri var. Onlara madem aracın temiz diye iddia ediyorsun CARFAX raporunu göster de görelim diye gaz verebilirsiniz. Ben böyle yaptım, göstermeyene denk gelmedim. Göstermiyorsa zaten uzak durun. Özellikle alacağınız araba geçmişte hırsızlık, büyük kazalar vb. gibi olaylara karışmışsa zorunlu trafik sigorta ücretinizi de artıracak. Bu nedenle dikkat etmekte fayda var.

Formalitesi çok mu?

KSIA CEVAP: Çok değil ama yapılması gerekenler ilk kez yapacaklar için çantada keklik değil.

Arabayı bir dealer’dan (madde 1 – a, b veya c seçeneği) alırsanız DMV (motorlu taşıtlar bölümü) ile yapılan tüm formaliteyi onlar hallediyor. Arabaya karar verdiniz ve dealer ile fiyat konusunda anlaştınız. Sizden bir miktar kaporta (benden 200$ istemişti) ve iki şey isteyecekler:

I. Zorunlu trafik sigortası: Sigorta olmadan ruhsat işlemi yapılmıyor. Burada her arabanın VIN (vehicle identification number) denen bir numarası var. Bu numara ön cam üzerinde gözükebilecek şekilde yazılı oluyor. Bu numarayı kullanarak araca sigorta yaptırıyorsunuz. Burada cevabını bulması zor olan soru şu: “TR Ehliyetimle sigorta yaptırabilir miyim?”, cevap EVET ancak amaları var. Birincisi bunu yapan sigorta şirketi az olduğu için fiyat seçeneğiniz az. İkincisi geçmişe ait bir sigorta veya ehliyet kaydınız olmadığı için fiyatın yüksek çıkması. Ben sigortamı Progressive şirketi ile internet üzerinden yaptım. 6 Ay için 875$ dolar tuttu. İlk iki ayı peşin, kalanları aylık olarak ödeyeceğim bir plan verdiler.,

II. Ruhsat için gerekli olan kimlik doğrulama belgeleri: NY eyaletinde kimlik bilgilerinizi doğrulayabilmeleri için 6 puan toplamalısınız. Bu yazının girişinde bahsettim ama yazı bütünlüğünü korumak için burada da tekrar edelim. NY eyaletinden alınmış ehliyet direk 6 puan. Diğer eyaletlerden alınmış olanlar 4 puan. TR’den geldik, bizde ikisi de yok, o zaman ekmeğimizi taştan çıkaracağız. Puan alabileceğiniz seçeneklerin tam listesi şurada: DMV Belge Lisetsi

ABD’ye yeni taşınmış bir Türk için puan toplayabileceğiniz seçenekler:

  • Vize ve I94’lü Pasaport: 3 puan
  • US Social Security Card (SSN): 2 puan
  • Employee ID Card: 1 puan
  • US Health Insurance Card: 1 puan
  • Utility Bill: 1 puan

Pasaporttan 3 puan cepte. Kalan 3 puanı toplamak turist vizesiyle pek mümkün değil. Benim gibi J1 ile geldiyseniz örneğin, SSN alacaksanız, geldiğiniz kurumun kartı (Employee ID) olacak, sağlık sigortası yaptırmanız zorunlu olduğu için (US Health Insurance Card)’da olacak, e bir telefon hattı’da alırsanız utility bill’de cepte. İstediğiniz kombinasyonla kalan 3 puanı tamamlayabilirsiniz.

Sigorta ve kimlik doğrulama işini hallettiğiniz anda sizin yapacağınız bir prosedür kalmıyor. Beklemeye geçiyorsunuz. Şimdi satıcının yapması gereken iki işlem var:

I. Araç muayenesi: NY’de satış öncesi araba muayenesi zorunlu. Kurumsal bir yerse bu işi önceden yapmış olabilir. Benim gözlemim yerel satıcılar arabaya alıcı çıkana kadar bunu yaptırmıyorlar. Muayene 12 ay geçerli ve son ana yani alıcı çıkana kadar beklemek istiyorlar. Bunun bir tık üstünü yapanlar da gördüm. Arabanın muayeneden geçmesi için gereken bakımı alıcı çıkana kadar bekletiyorlar, örneğin yağ değişimi, lastik değişimi vb. Bu durumda dealer’in bakım ve muayene sürecini tamamlamasını bekliyorsunuz. Yaklaşık 1 hafta kadar sürebiliyor.

II. Sizin adınıza ruhsat düzenlenmesi: Dealer’in bölgenizde bulunan motorlu taşıtlar bölümüne (DMV) gidip, verdiğiniz kimlik doğrulama bilgileriyle ruhsatı sizin adınıza kaydediyor. Aracınızın da plakasını çıkarıyor.

Bu işlemleri tamamlayan dealer sizi arıyor. Gidip kalan parayı ödeyip aracı teslim alıyorsunuz. Aracınızın plakasını takıyorlar. Size geçici bir registration title (bizdeki ruhsat gibi) veriyorlar. Arabanın ön camına yapıştırıyorsunuz. Bunun aslı da 15 gün içerisinde Amerika’daki her resmi evrak gibi postayla evinize geliyor.

Aracınızı dealer değil de 1.d seçeneğini izleyip şahıstan alırsanız ruhsat ve plaka işini DMV’ye giderek sizin halletmeniz gerek.

4. Nakit ve kredi kullanımı

Amerika’da 2 yöntemle araç edinebilirsiniz: (a) satın alarak, (b) uzun dönem kiralama (leasing).

Amerika’da 2 yöntemle satın aldığınız aracın ödemesini yapabilirsiniz: (a) nakit (cash), (b) kredi kullanarak (financing)

Uzun dönem (leasing) seçeneğini bu yazıda atlıyorum çünkü bu seçenek benim gördüğüm kadarıyla sadece sıfır arabalarda geçerli. Bunu benden 3 ay önce Amerika’ya gelen kız kardeşim yaptı. Arabanızı seçip, sıraya girip, arabanızın gelmesini bekliyorsunuz. Araba geldikten sonra size teslim ediliyor ama sizin olmuyor. Arabanın kullanım hakkı belirli süreliğine sizin oluyor. Örneğin kardeşim iki yıllık yaptı bunu. İki yıl boyunca aylık ödeme yapıyor. O iki yıl sonunda bu aracı alacaksan şu kadar daha ödeme yapmalısın diyorlar.

Güzel yanı araba konusunda acemiyseniz kiralama dönemi boyunca inciğine cıncığına karışmıyorsunuz. Araç bakımlarıydı vb. hep aldığınız yer yapıyor. Araba satın alma işinde yeni olan, risk almak istemeyen veya parası bol olan biriyseniz bu seçenek uygun olabilir. Sevmediğim yönleri şunlar: Birincisi arabanın fiyatının yarısını kiralama süresince ödüyorsunuz. Sonra arabayı almak için yine ciddi bir miktar ödemeniz lazım Arabanın bu sürede değeri düşmüş oluyor. Yani diyelim araba 20k, sen 10k kiradayken ödedin, 10’da kiralama bitince ödedin arabayı aldın. Arabanın değeri zaten 12k’ya düştü. Arabayı almazsan da ödediğin 10k boşa gitti. İkinci mantıksızlık km sınırı. Kardeşime yıllık 10.000 mil (yaklaşık 16.000km) limit koymuşlar. Yav zaten Amerika’da yayılımcı yerleşim var. Her şey birbirine uzak. Her yere arabayla gidiyorsun. İki road trip yapayım desen dünya yol gideceksin. Bu km ister istemez hemen doluyor. Geçtiğin km için para ödemeye başlıyorsun. Bu limit şöyle bir saçmalık yaşamamıza sebep oldu: Kardeşim Michigan Flint’de yaşıyor. Ben Buffalo’da. İkisinin arası yaklaşık 700 km. İkimizin tam ortasında Clevland var. Bizi ziyarete gelecek. Kardeşim “abi benim km limiti dolacak, ben Clevland’a kadar gelsem, sen beni oradan alsan nasıl olur?”. Haydaaaaa.

Şimdi (a) satın aldığımız araç için ödeme yöntemlerine geçelim:

I. Nakit (cash): Bildiğin gidip nakit parayı veriyorsunuz. Banka hesabı açtıysanız çek de yazabilirsiniz. Çok açıklayacak bir şey yok ama kurumsal olmayan bir yerden aracı alıyorsanız (madde 1 c ve d seçenekleri) banka aracılığıyla çek vb. yapmanız veya ödeme yaptığınıza dair bir belge almanız daha güvenli olur. Araç için anlaştığınız fiyat üzerine bulunduğunuz eyalet ve bölgenin vergileri de binecek. Bunu dikkate alarak pazarlıklarınızı yapın.

II. Kredi kullanarak (financing): Bu bizim TR’den aşina olduğumuz kredi kullanımına benzer. Aracın fiyatının bir bölümünü nakit bir bölümünü ise kredi kullanarak aylık ödemelerle yapabilirsiniz. Tamamı da kredi olabilir sanırım ama iyi bir kredi skoru gerekebilir. Madde 1(a) ve (b)’deki bayi ve kurumsal dealer’ların birçok bankayla anlaşmaları var. 1(c) yerellerde size seçenek sunuyor. 1(d) şahıstan araç alırsanız kendiniz bankalara gitmelisiniz.

Buradaki problem şu: KREDİ SKORU. Evet dostlar, Amerika’ya yeni geldiyseniz kredi skorunuz maalesef yok. Benim bu üçüncü gelişim, ilkinde bir su parkında 3 ay maaşlı çalıştım, ikincisinde bir senelik j1 ile bir üniversiteye doktora sırası araştırmacı olarak geldim. İlk iki gelişimde ev tuttum, kiralar, faturalar ödedim. Banka hesapları açtım. İkinci gelişimde kredi kartı çıkardım, ödemelerini düzgün yaptım. Yine de burada kredi skorum sıfır çıkıyordu. Dealer abiler sağ olsunlar hemen moral verip: “Having no credit is better than having bad credit” (hiç kredi skorunun olmaması kötü skora sahip olmaktan iyidir) diye moral veriyorlar, yardımcı olmaya çalışıyorlar ama sonra size sunabilecekleri seçenekler çok az ve yüksek faizli. Bu nedenle kredi kullanamadan aracımı nakit aldım. Şimdi bu yazıyı yazarken kredi puanıma (FICO score) baktım da Ocak 2023 itibariyle 634 fair olmuş. Acaba bir mal varlığı mı edinmek gerekiyordu, arabayı aldık diye mi oldu? Neyse as bayrakları as as as.

Benden bu kadar dostlar. Sorularınız olursa yazabilirsiniz.

Leave a comment